İhramla ilgili bilinmesi gerekenler nelerdir?

İhramla ilgili bilinmesi gerekenler nelerdir?

İHRAMIN FARZLARI

Hanefi mezhebine göre ihramın iki farzı vardır: Niyet etmek ve telbiye getirmek.

İhrama nasıl niyet edilir?

İhrama niyet etmek, yapılmak istenen ibadetin umre veya hac, ya da hem umre hem hac olduğunun kalben belirlenmesi demektir. Bu belirlemenin dil ile ifade edilmesi müstehaptır.

“Allah’ım! Haccetmek istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve kabul buyur;”

Eğer yalnız umre yapmak istiyorsa,

“Allah’ım! Umre yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve kabul buyur;”

Hem hac, hem umre yapmak istiyorsa,

“Allah’ım! Hac ve umre yapmak istiyorum. Onları bana kolaylaştır ve kabul buyur;”

Diye niyet eder ve aşağıda anlatıldığı şekilde telbiye  getirir.

Telbiye

Sözlükte emre icabet etmek anlamına gelen “telbiye”,

bir hac terimi olarak “Lebbeyk” diye başlayan şu cümleleri söylemektir:

“Buyur Allah’ım buyur! Buyur, senin hiçbir ortağın yoktur. Buyur, şüphesiz her türlü övgü, nimet, mülk ve hükümranlık sana mahsustur. Senin ortağın yoktur ” Peygamberimiz (s.a.s.) böyle telbiye getirmiştir. Telbiye, Allah’ı şanına yakışır şekilde öven ve yücelten kişinin, O’na teslimiyetini ifade eden sözlerden oluşmakta dır. Telbiye dil ile söylenmelidir. Kalpten geçirilmesi yeterli değildir.

“Ey Allah’ın Elçisi! Hac nedir?” Şeklinde yöneltilen bir soruya Peygamberimiz (s.a.s.), “Hac telbiye getirmek ve kurban kesmektir” cevabını vermiştir.

Telbiyenin yüksek sesle getirilmesi sünnettir. Peygamberimiz (s.a.s.) “Cebrail bana geldi ve ashabıma tehlil ve telbiyeyi yüksek sesle söylemelerini emretmemi bildirdi” buyurmuştur.

Niyet ve telbiye getiren kimse ihrama girmiş ve ihram yasakları başlamış olur.

Telbiye; Şafiî ve Hanbelî mezheplerine göre, ihramın sünneti;

Mâlikî mezhebine göre vacibidir. Dolayısıyla bir kimse hacca veya umreye niyet etse fakat telbiye getirmese ihrama girmiş sayılır.

Bir kimse; hangi çeşit hac yapacağını belirlemeden “Allah için ihrama girdim” gibi genel bir ifade kullansa yine ihrama girmiş olur.

Böyle bir kimse tavafa başlamadan önce hangi çeşit hac yapacağını belirlerse niyetine göre hareket eder.

İHRAMIN VACİPLERİ

İhramın iki vacibi vardır; biri Mîkat sınırlarını ihramlı olarak geçmek, diğeri de ihram yasaklarına uymaktır.

İhrama Girilecek Zaman

İhrama girme zamanı hac aylarıdır. Kur’an-ı Kerim’de “Hac (ayları) bilinen aylardır” ifadesi ile bu zaman dilimi kast edilmektedir. Hac ile ilgili menâsikin ilki olan ihrama bu aylar içinde girilir. Ancak Hanefî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre, mekruh olmakla birlikte hac aylarından önce de ihramagirilebilir. Şâfiî mezhebine göre, bu vakitten önce hac için ihrama girilmez,  girilirse bu ihram, hac için değil umre için geçerli olur. Umre için ihrama girme konusunda bir zaman sınırlaması yoktur. Yılın her hangi bir zamanında umre için ihrama girilebilir. Hac mevsiminde, arefe günü ile, Kurban bayramının dört gününde umre için ihrama girmek ise tahrîmen mekruhtur.İhramın Yasaklarıılı

İhram namazı nasıl kılınır ve  hükmü nedir?

İhrama giren kişinin iki rekât ihram namazı kılması sünnettir.

Şayet kerâhet vakti ise, ihram namazı kılınmamalıdır. Mîkât mahallinde unutularak kılınmaması hâlinde Mekke’ye geldikten sonra da kılınabilir. Ancak maddi bir ceza gerekmez. İçinde bulunulan vaktin namazını kılmak da bu iki rekât namazın yerine geçer.

Bu namazın ilk rekâtında Fâtiha’dan sonra “Kâfirûn”, ikinci rekâtında ise “İhlas” sûrelerinin okunması faziletlidir (el-Fetâva’l-Hindiyye, I, 246)

İHRAMIN SÜNNETLERİ

a) İhrama girmeden önce gerekiyorsa tıraş olmak, koltuk altı ve kasık kıllarını temizlemek, tırnakları kesmek.

b) İhramdan önce temizlik maksadıyla gusletmek, su bulunmaz veya suyu kullanma imkanı olmazsa abdest almak.

Gusletmek abdest almaktan daha faziletlidir. Abdest almak için su bulunamazsa, teyemmüm etmekle sünnet yerine gelmiş olmaz. Ancak bu durumda ihram namazı için teyemmüm edilir.

İhram için gusül temizlik maksadı ile yapıldığından, hayız ve nifas hallerinde bulunan kadınların, abdestli bulunanların ve ihrama girecek olan çocukların da gusletmeleri sünnettir. Hz. Peygamber (s.a.s.) “Nifas ve hayız halinde olan kadınlar mîkâta geldiklerinde guslederler, ihrama girerler ve Kâ’be’yi tavaf etmek dışında bütün hac menâsikini yerine getirirler” buyurmuştur.

c) Erkeklerin, iç çamaşırları dahil giysilerini, çorap ve ayakkabılarını çıkararak bürünecekleri özel ihram örtüsünün, biri vücudun belden aşağısını, diğeri ise baş hariç vücudun belden yukarısını örten iki parçadan oluşması. Belden aşağısını örten kısma “izâr”, baş hariç vücudun belden yukarısın örten kısma da “rida” denir. Bürünülecek örtünün tercihen beyaz renkte ve yeni, yahut yıkanmış, temiz ve iyi görünümlü olması müstehaptır. Ancak, vücudun örtülmesini sağlayacak tek parçalı bir örtüye bürünmek de yeterli olur. Söz konusu olan sünnet; giysileri ve ayakkabıları çıkararak, ihram elbisesine bürünmekle değil, ihram elbisesinin nitelikleri ile ilgilidir.

Kadınlar ihram için özel bir kıyafete bürünmezler, normal elbiseleri, başörtüsü ve ayakkabısı ile ihrama girerler, ancak yüzlerini açık tutarlar.  Onların ihramı “yüzlerini açık bulundurma zorunluluğu” ile simgelenir. Nitekim bir rivayette “Kadının ihramlı oluşu yüzünü açması, erkeğin ihramlı oluşu ise başını açması ile (gerçekleşmekte) dir.” (Dârekutnî, Sünen, II, 294) buyrulmuştur.

ç) İhramdan (niyet ve telbiyeden) önce vücuda güzel koku sürünmek müstehaptır. İhrama girdikten sonra bedende kokunun kalması ihrama zarar vermez. Elbiseye koku sürmek ise caiz değildir.

Şafiî ve Hanbelî mezheplerine göre ihrama girmeden önce ihram elbisesine (izar ve ridaya) koku sürmek caizdir. İhrama girdikten sonra kokunun ihram elbisesinde kalması ihrama zarar vermez. Ancak, elbise çıkarılırsa, koku giderilmedikçe tekrar giyilemez.

d) Elbiseler çıkarılıp “izar” ve “rida” ya büründükten sonra, kerahet vakti değil ise, ihrama girmeden önce iki rekat ihram namazı kılmak. Bu namazın ilk rekatında Fatiha’dan sonra “Kâfirûn”, ikinci rekatında ise “ihlas” sürelerinin okunması efdaldir. İçinde bulunulan vaktin farz namazı da bu iki rekat namazın yerine geçer.

e) Niyeti dil ile (sesli olarak) yapmak.

f) Telbiyeyi namazdan sonra yapmak.

Telbiye, namazın peşinden yapılabileceği gibi, -mîkat sınırını geçmemek kaydıyla- daha sonra da yapılabilir. Telbiye yapılmadan mîkat sınırı geçilirse Hanefî mezhebine göre ihrama girilmiş olmaz.

Şâfiî mezhebine göre telbiye ihramın sünneti olduğu için bu durumda ihrama girilmiş olur, bir ceza gerekmez.

Telbiyenin, ihram namazının peşinden yapılması evladır.

g) İhramlı bulunulan süre içinde her fırsatta telbiye söylemek.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ